MERMERİYLE TARİH YAZAN ŞEHİR DOKİMEİON (İSCEHİSAR)
Dokimeion (İscehisar) şehri Büyük İskender’in döneminde yaşamış general Dokimos tarafından kurulmuştur. Şehrin kuruluş sebebi, bugün Bacakale denilen mevkii civarında beyaz ve menekşe mermer yataklarıdır. Nasıl ki, yazıt ve anıtları için Hititler bazaltı, Frigler ise tüfü kullanmışsa, aynı amaç için Grekler de daima mermere ihtiyaç duymuşlardır.
Hellenistik dönem mermer ocaklarına rastlanılamamaktadır. Bunun sebebi, bütün Akdeniz civarını kaplayan Roma İmparatorluğunun burada yer alan en büyük mermer ocaklarının Hellenistik dönemin izlerini silmiş olmasıdır. İscehisar’dan çıkan mermerler sadece Anadolu’daki önemli şehirlere değil, Kuzey Afrika ve başta Roma olmak üzere İtalya’daki birçok şehre de ihraç edilmekteydi.
Roma döneminde, bu mermer ocakları Dokimeion şehrine ait değildi. Toprak altında bulunan bütün varlıklar gibi onlar da, Roma imparatorlarının özel mülkiyeti olarak, imparatorların sosyal durumu yüksek azatlıları tarafından yönetilmekteydi. Bu yüzden Dokimeion şehri, mermerin getirdiği zenginlikten faydalanamadı çünkü gelirler doğrudan Roma devlet hazinesine aktarılıyordu.
Bu meşhur mermer ocaklarından “Afyon şekeri” diye adlandırılan beyaz mermer ve bugün “menekşe” denilen, Roma döneminde de çok rağbet gören kırmızı lekeli beyaz mermer çıkar; ama İscehisarda hiç mermer yoktur çünkü kasaba siyah bazalt tepeleri üzerinde yer alır. İşte “İscehisar” adı “is” kelimesinden gelir, anlamı “Karacakale”dir.
Günümüzdeki İscehisar’da sergilenecek olan, Roma ocaklarından çıkmış, yüzlerce hammadde blok ve sütun üzerinde yer alan Latince yazıtlar, ocakların yüzyıllar boyunca süren idari düzeni hakkında arkeologlara paha biçilmez bilgiler vermektedir.
İSCEHİSAR ismi ile ilgili olarak, Anadolulun Türkler tarafından fethedilmesi yıllarına bakıldığında şu bilgilere rastlamaktayız.”Çin Tarihçilerine göre eski Türk ili (TÜRKiSTAN) Hiyenigne (KOYUNLU)Devleti beş büyük hanlık şeklinde yönetiliyordu. Kuzey’de KARAHAN, Güney’de AKHAN, Batı’da KIZILHAN, Merkezde SARIHAN (ILHAN) , Doğu’da GÖKHAN komuta ediyordu.”
Selçuklu hükümdarı I. Mesut döneminde Afyon civarında 300 yerleşim bölgesi tespit edilmiş, yukarıda bahsedilen Türk boyları buralara iskan edilmiştir.Oturumuna tahsis edilen ulusun mensup olduğu boy adına göre bu yörelerin adları konulmuştur.Bu beş boydan bölünerek Anadolu’ya gelenlerin yerleşim alanları şunlardır: “KAR, KARACA, KARASAR, (KARAHİSAR-AFYON) İSCEKARAHİSAR- (İSCEHİSAR) , KARACAÖREN, (BELKARAMIK), KARADİLLİ, KARAYOKUŞ…”
Bu bilgiler ışığında düşünüldüğünde , İscehisar adı Karahan boyundan gelen Türklerin adı’dır.Yaşlıların zaman, zaman kullandıkları İscekareser şeklindeki ifadelerden de bu hükme varmak mümkündür. Demek ki Türkler 800 yıl önce Anadolu’yu vatan olarak benimsemişlerdir. Karahanlı lar boyundan gelenler de yöreye İscekaraser adını vermişlerdir. Zamanla bu isim İscehisar’a dönüşmüştür.
İscehisar’ın tarihini aşağıda dönemler halinde görebiliriz :
1 – ESKİ TUNÇ ÇAĞINDA İSCEHİSAR : İscehisar ilçesi çevresinde yapılan yüzey araştırmalarında höyüklerde rastladığımız en eski uygarlık izi eski Tunç dönemi uygarlığıdır. Ancak günümüze kadar bilimsel bir kazı yapılmadığı için kesin bilgilere sahip değiliz. Bu çağa ait olan ve yayınlara “BAŞVURDU (ALANYURT) TESTİSİ” olarak geçen insan biçimli testi, dinsel anlamda ana tanrıça Kübele’ ye sıvaların dökülerek adandığı kaptır.Bu kabın bölgemizde başka bir örneği bulunmadığı için önemi büyüktür. Bu nedenle uluslar arası sergilerde Afyon müzesini ve Afyon ilini temsil etmesi, önemini vurgulamaktadır.
2 – HİTİT DÖNEMİNDE İSCEHİSAR: İlçe sınırları İçinde Seydiler Kasabası’na bağlı Yanarlar mahallesinin Küpyeri mevkii adı ile anılan tarlada 1975-1976 yıllarında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü, profesörlerinden Kutlu Emre tarafından yapılan bilimsel Arkeolojik kazı sonunda Hitit dönemine ait bir küp mezarlık bulunmuştur.M.Ö. II. Bin yılı başlarında kullanılmış olan bu mezarlık Seydiler, dolayısıyla İscehisar bölgesi’nde Hitit Uygarlığının varlığını göstermektedir. Bu kazıdan çıkan eserler Afyon Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.
3 – FRİG DÖNEMİNDE İSCEHİSAR : Seydiler Kasabasındaki kale, Kırkinler kayalığının üstünde bulunan Kurban çukurları ve Selimiye köyündeki İbrahim inleri adı ile anılan oyma tapınak içindeki Kybele kabartması, bu dönemin kalıntılarındandır.
4 – ROMA VE BİZANS DÖNEMİNDE İSCEHİSAR: Helenistik dönemde Dokimeon adıyla bilinen İscehisar; bugünkü oturduğu alan üzerine büyük İskender’in generallerinden Frigra satrabı Antigon’ un , Şuhut (SYNAADA) valisi Dokimos tarafından, ordusunda bulunan Makedonyalı askerlere barınak olarak garnizon şehri biçiminde M.Ö. 321 tarihinde kurulmuş ve bu nedenden dolayı Makedonyalıların Dokimeon’ u adıyla adlandırılmıştır. Tarihte kalabalık bir yerleşim birimi olan İscehisar’ın etrafı kale surları ile çevrili idi. Eskihamam mahallesindeki Kapıağzı denilen mevkide bu kalenin tahrip olmuş saray bölümü mevcuttur. Bugün, ilçe merkezinde bulunan Kocaköprü diye anılan tarihi köprü M.Ö.321-301 yılları arasında yapılmıştır. Kült merkezi olarak bilinen kahya tepesinde bir darphanenin kurulduğu, Afyon ili Tarihi yazarı Süleyman GÖNÇER tarafından belirtilmektedir. Dokimeon’un büyük bir kent olduğuna, günümüzde ilçe merkezinde bulunan büyük boy mimarı mermer direk ve taş sütunlar, heykeller tanıklık etmektedir. İmparator Jüstianos (M.S.532-537) yıllarında Ayasofya kilisesini yaptırmaya başladığında, İscehisar’ daki Dokimeon mermer ocakları çalıştırılarak kilisenin yapımında Dokimeon mermeri kullanılmıştır.
5 – SELÇUKLULAR DÖNEMİNDE İSCEHİSAR: 1071 Malazgirt meydan muharebesini müteakiben Türk boyları Anadolu’ya yerleşirken , Türk aileleri Afyon ve havalısını mekan tutarlar. Afyon’un Türk topraklarına katıldığı bu dönemde İscehisar ‘a fetihten sonra Türk aileleri yerleşmiştir. İscehisar’ ın Müslümanlar tarafından yerleşim yeri olarak kuruluşu bu döneme rastlar. İnsanımız tarafından kıymeti bilinemeyen Eskihamam, Ulu Camii, mektep ve medresesi Selçuklular döneminde inşa edilmiştir. Bu tarihi eserlerin kıymetleri takdir edilmediğinden hepsi de yerle bir edilmiş; Günümüze bir kitabe bile bırakılmamıştır. Selçuklular dönemi’ ne ait İscehisar’ daki en eski bina, ibadet ve eğitim amaçlı olarak kullanılan Çukur mahallesi’ndeki mescit’tir. Bu tarihi binanın, mihrabı, minberi de bulunan bir ibadethanesi olduğu gibi , eğitim faaliyetleri için ayrı, ayrı odaları’ da mevcuttur. Cuma Camisi Anadolu Selçukluları Dönemi’nde yapılmıştır. Medrese mahallesi’ndeki İsceli medresesi ve Eskihamam , Türklerin bir beldeyi fethettikten sonra kurdukları, gelenekselleştirdikleri hizmet amaçlı birimlerdendir. Selçuklular döneminde İscehisar adı kullanılmaya başlanmış ve bu isim günümüze kadar değişmeden gelmiştir.
6 – OSMANLILAR DÖNEMİNDE İSCEHİSAR: Osmanlılar döneminde İscehisar, hizmet amaçlı Tekkeler, zaviyeler ve sifahaneler diyarıdır. Seydiler’de kuduz hastalığının tedavisini yapan Hasan-ı Basri , Göynük’te Molla Akşemsettin ve İscehisar’ da Kırkkavak’ ta Hasan Hüseyin gibi bilgin, toplumun saygı ve sevgisini kazanmış insanlar diyarıdır. Osmanlılar dönemi’nde Afyonkarahisari sahip sancağı olarak beş sancaktan biri ölürken , İscehisar da bu idari işleyişin içinde yerini almıştır.
7 – CUMHURİYET DÖNEMİNDE İSCEHİSAR: 1922 Yılı ilkbaharında Yunan askeri tümeni, Güzelim mevkisinde karargahını kurmuştur. Bir alay da Kırkkavak yanındaki Kavak Çukuruna oturmuştur. Bu yıllarda İscehisar’ lılar Seydiler, Konarı , ve Kırkinlere Muhacir çıkmışlardır. Sakarya Meydan Muharebesini kaybeden Yunan askerleri İscehisar’ ı da talan edip yakmak istemişlerdir. 26.Ağustos.1922′ de sabah erkenden Türk askeri Ağaçlıkepez’den ateşe başlar. Türk topçusunun isabetli ateşi sonucu, Yunan ordusunun paniğe kapılıp dağılmasına sebep olur. Güzelim’dem Bahçecik İstikametine kadar uzanan istihkamları terk ederek kaçar. İscehisar’ lı bir yıl dışarıda Muhacir olarak yaşadıktan sonra kendi beldesine dönmüştür. İstiklal savaşına İscehisar’ dan askeri okul mezunu subay olarak, Molla Mehmet ve Hasan Efendi yedek subay olarak, Arif Hoca, Süleyman Çavuş, Tıngır Mehmet, Molla Halil iştirak etmişlerdir. Her aileden askerlik yapabilecek yaşta kim varsa bu savaşa katılmıştır.
8 – 19.06.1987 tarih ve 3392 sayılı kanunla ilçe olmuş ve bugünkü konumuna kavuşmuştur.